26 Temmuz 2009 Pazar

Tahminde bulunmak kolay değil

Çoğu insan çok boş tahminlerde bulunur ama bunun farkında değildir. Bir küp düşünün. Her kenarı 1km uzunluğunda ve suyla dolu. Bu küpün altına bir delik açıyoruz. Bu delikten saniye de 100 litre su akıyor. Buna göre bu küp ne kadar zamanda boşalır ? Cevaplarken tahminde bulunun zira hesap yapan (yapabilen) herkes doğru sonuca ulaşır ve bununda bir esprisi olmaz. 1 saat, 10 gün, 45 gün, 4 ay ... ? Ne dersiniz ? Fena ıskaladığınıza eminim. Tam üç yüz on yedi yıl sürüyor.

Lotto hesap yapmasını bilmeyen insanlar...

...için uygulanan bir vergi'dir.
Altı tutturma şansınız 14.000.000 :1 yani oynamazsanızda aynı şansa sahipsiniz gibi birşey. Ama insanlar bilhassa hafta dan haftaya devreden ikramiyeler olunca kendilerini kaptırırlar ve daha da fazla para yatırıp oynarlar. Kumar tutkunları heyecan yaşamak için lotto oynarlar. Çekilişi seyrediyorlarsa tv de yaşadıkları heyecan top'un yolda olduğu ve düşene kadar süreçtir onlar için ilginç olan. Bu zaman zarfında vücutları sex yaparkende olduğu gibi Dopamin salgılar. Top düşünce hangi sayı olduğu belli olunca o oyunun cazibesi kalmamıştır zira dopamin salgılama işlemi tam o anda bitmiştir. Yani kumarbazlar aslında çok para kazanmak için oynamazlar (öyle olduğunu zannetselerde). Arada bir haklı olduklarını ispatlasınlar yeter.

23 Temmuz 2009 Perşembe

Hesaplı bir çözüm

Bir tanıdığım Köln'de 72 yataklı bir hostel açtı. Konaklama yatak başına 20/40 Euro ama aylar sonrasına kadar dolu olduğundan kalmanız mümkün değil. Enteresan olan yanı otelin içini kaça döşediği. Otelin içindeki techizat ve mobilyaları komple www.ebay.de den açık arttırmalardan almış ve sadece 10.000 Euro ödemiş. Odaların her biri farklı gözüküyor ama kimi ilgilendirirki. Temiz, hesaplı ve güler yüzlü yönetim. Şef resepsiyonda kendisi çalışıyor. İşte bir girişimci örneği. Bunu size örnek gösterirken birazda övünmüyor değilim. Kendisine bu fikri ben verdim.

Görlitz şehri Türklere yakışır

Almanlar kendi dillerindeki bir kelimeyi Türkçe gibi konuşmak istediklerinde Ü veya Ö eklerler ve marifetlerine kırılıp biterler. Dün Berlin üzerinden işim olan Görlitz şehrinde bulundum. Saksonya eyaletinde. Görlitz isminde de Ö olduğundan Türklere yakıştırdım bu cici şehri. Şehir duvar düştükten sonra 160.000 nüfustan 59.000 e gerilemiş. 4.000 tane 1900 civarında yapılmış ve çoğu restore edilmiş binalar içlerinde oturacak insanları bekliyorlar. Bazı sokaklar film kulisi gibi. Muhteşem yapılar ama içinde oturanlar yok. Müteşebbisim diyen herkesi bu şehre çağırıyorum. Fırsatlar sıralamakla bitmiyor. Teşvikler, hibe paralar, çok uygun fiyata işçilik ve AB'nin coğrafi merkezi. Şehrin 2/3 Almanya da 1/3ü de Zgorzelec adıyla Polonya'da. Neisse nehri bu iki ülkeyi ayırıyor.http://www.goerlitz.de/stadtportrait-von-goerlitz/stadtrundgang/streifzug-historische-altstadt.html

10 Temmuz 2009 Cuma

Almanya'da yaklaşık 75.000 Türk kuruluşu mevcut...

...bunların %95* Türkiye AB'ye uyum sağladıkça büyük bir felakete doğru gidiyorlar. Bu söz konusu yüzde hiç kazanç göstermeden ve dolayısıyla vergi ödemeden çalışan kuruluşlardır (sabit vergiler hariç). Almanya da hemen herşey güven üzerine kuruludur. Şirketler faturalarını antetli kağıt üzerine yazarlar. Alman maliyesi bunun Türkiye'de aynı şekilde işlediğini sanar. Gerisini siz tahmin edin, ben yazmayayım. Maliyeden denetim geldiğinde (ortalama 8ayda bir gelir) muhasebenizde bir Türkiye faturası görülürse sizden sadecene bu şirketin Türkiye'de ticaret siciline kayıtlı olduğunu belgelemeniz istenir.
(*) Bu yüzde tahmin değildir. Benim Almanya'da hizmet verdiğim Türk ortaklı şirketlerden yola çıkılırsa gerçek rakamdır. Bu arada mali durumlarını tam bilmediğim şirketleri vergi ödüyor farzettiğim için bu rakam %100 e daha yakın değildir.

9 Temmuz 2009 Perşembe

PR ve Reklam ajansımı arıyorsunuz ?

Size tavsiyem www.sparktr.com . Nedenine gelince irtibata geçin ve görün. Ben danışmanlık kariyerimi bile bir reklam ajansını görevlendirerek başlamıştım. Bir yerde daha yazmıştım ama tekrarlamakta yarar var. İlk danışmanlık işini bir türlü alamayınca reklam ajansını (Almanya) görevlendirmiştim ve onlar beni pazarlamışlardı. O zaman bu zaman hemen her projemde PR ve reklam konusuna gerekli önemi vermiş ve profesyonelleri yanıma almışımdır. Bu konuda tecrübeli olduğumdan yola çıkabilirsiniz. Kendimi ama galiba hiç bu kadar iyi hissetmemiştim Shark'ta olduğu kadar. İhtiyacınız olursa bir tanışın. selim@sparktr.com

8 Temmuz 2009 Çarşamba

İnsan insan ?

Hayat çok keyifli. Şu sıralarda hergün yemeden edemediğim tahıllı simidimi yiyerek, etrafımda olan biteni seyrederek giderken, 3-4 defa bir iş için karşılaştığım bir bayan camı tıklatarak benim ofisine gelmemi işaret etti. İçerde başka bir bayan daha vardı. "İşte bahsettiğim Ahmet Bey bu" dedi. Ben neydim ? Sonra ortaya çıktıki ben bilmeden benim Fan klübüm varmış. Hep kalpten ve açık yürekli oluşum, sürekli gülüyor olmam dikkatten kaçmamış ve beni bir takım insanlar "insan insan" ilan etmişler. Keyiflendim, çenem düştü ve epey bir konuştum. Bu bayanların inandığı hemen hiçbir şeye inanmıyordum ama ona rağmen orayı "insan insan" statüsünde terk ettim. Bir daha karşılaşırsak benimle daha fazla tanışmak isteyenler olduğunuda söylediler. Şu anda çok dikkatli adımlar atmak zorundayım çünkü birçok kimsenin fokusundayım. Yani "guru" gibi birşey !

Şoktayım banka benimle ilgilendi !

Türk Bankaları hemen hepsi aynı hizmeti sunar. Faiz oranları virgülden sonra biraz farklılık gösterse bile hepsi birdir. Malum sebeplerden nakit bulundurmazlar. Kredi kullandırmak için sizden önce para getirmenizi isterler. Kredi kartları sayesinde kar yazıp dururlar. Farklılığı kimler yaratır ? Esen Hanım gibiler. Kapıdan girince hemen sağda ilk masada oturuyor oluşu zaten kendisini sempatik yapıyor ama bunun üstüne güler yüzünüde kattınızmı ister istemez "ne kadar iyi banka" diyorsunuz. Problemimle ilgilendi ve çözdü. Bu tabii kendi elinde olmayan birşey, neticede merkez karar veriyor. Olaylar ters gelişseydi bile kendisine kızmak mümkün olmayacaktı. Konuyu ilk görüşmemizden sonra beni unutmuş gibi gözüksede gene ortaya çıktı. Ama güler yüzlülüğü ve cana yakın tarzıyla... Ne diyeyim, güler yüzlü insanlar ruhuma hitab ediyor.
Bir yerde daha yazmıştım ama birçok banka müdiresi güler yüzlü olsa bile sizi dinlemez. Gözleri hep o masalarındaki ekrandadır. Arada bir size "kahve alırmıydınız" diye sorarlar ve ekrana bakmaya devam ederler. Çoğu zaman bu durum karşısında söylemek istediğimi söylemeden, söyleyemeden çıkmışımdır dışarı. Neyse Esen Hanım bana moral oldu. Teşekkürler.

5 Temmuz 2009 Pazar

Güven üzerine kurulan herşey...

Dünya'nın portföy yazılımlarında lider kuruluşu olan İsviçre orjinli Expersoft System AG www.expersoft.com ve Türk www.infina.com.tr kuruluşunu 3 randevuda partner yaptım. İsviçre'li kuruluş Türkiye'de bir lokal çözüm ortağının olması gerektiğini biliyordu ve konuyu bana aktardı. İsviçre kuruluşu trendleri yarattığı için emindim. Bu hiç anlamadığım yazılım konusunda Türkiye'de kimse bana beni zora sokacak soruyu soramazdı. O zamanlar hepsi Excel ile çalışırken karşılarına Dünya'nın lider yazılımı çıkmıştı. Bunu yaparmı, onu yaparmı vs. EVET ! Bu sistem hepsini yapar diyordum. Yalanda değildi. Hatta çoook daha fazlasını yapıyordu o kadar ki bizde cevapları olan o soruları kimse bilmiyordu. Hemen her büyük portföy şirketini ziyaret ettim. Hedefim satmak değildi, sadece bize rakip olacak kuruluşların merak etmesi ve beni bulmasıydı. Neticede bunlardan biri Expersoft'un Türkiye partneri olacaktı. İnfina Yazılım A.Ş. Türkiye'nin en büyük bankalarına birçok yazılımla destek veren bir kuruluş. Genel Müdürü Nejat Özek'le anında tutmuştu kimyamız. 10 dakika içinde "siz"i "sen" takip etmişti. Güven ortamı mevcuttu. İşviçre zaten bana %100 güveniyordu. İkinci görüşmemizde İsviçre'li yönetimle İnfina tanıştılar. Üçüncü randevumuzda Hyatt Regency otelinde basına tanıtım ve sözleşmelerin imzalanması gerçekleşti. Ortada güven oldumu hayat ne kadar kolay olabiliyor. Bu ortaklı bugün Türkiye liderlerinden olduğu gibi yeni geliştirdikleri yazılımlarını yurt dışına ihraç bile ediyorlar.

2 Temmuz 2009 Perşembe

2 farklı yolculuk 2 ayrı heyecan

Uçak yolculuğuna bayılırım. Hatta seyahate çıkmayacaksam rotamı havalimanı civarından geçmeyecek gibi belirlerim. Malum iştahım kabarırda uçar giderim diye. Aynı şekilde vapurla Avrupa-Asya arasında gitmeyide çok severim. Güzel havalarda açıkta oturmak ve İstanbul'u teneffüs etmek. Muhteşem bir şey ! Domates suyuna bayılırım ama sadece uçuşlarımda içerim. Eve aldığımda zehir gibi gelir ve içemem. Vapura bindiğimde de o çıtır, çıtır simidi götürmezmiyim. O da başka bir zevk.

Meyva ve sebzede karlılık çok yüksek

Son zamanlarda tanıdığım birkaç kişi işsiz kalınca sokak başlarında sepetlerde meyve ve sebze satmaya başladılar. İşin tuhaf yanı bunu birbirlerinden habersiz olarak gerçekleştirmeleri. Gittim sordum niye bu işe soyundular diye. Meğer kar marjı çok yüksekmiş. Bunu öğrendikten sonra etrafıma başka bir gözle baktım ve şaşırdım. Tekel Bayii bile önüne bir tezgah açmış kiraz satıyor, kuruyemişçi taze kayısı satıyor. Moda Caddesine çıkın, her 50m'de bir tane manav, mini veya mini-mini manavla karşılaşmadığınız noktaya sizde bir tezgaz açın. Galiba bu işte hakikaten para var.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Ya bu belge fotokopiyse

Dünya 3.sü olmuşuz en çok küçülen ülkeler arasında. Fatih Altaylı köşe yazısında çok hoş yazmış. "Başbakanımız ya şimdi bu belgenin fotokopi olduğunu söylerse ne yapacağız"demiş.

Alman biliyor bu işi

Temsilcisi olduğum Saksonya Eyaleti yatırım ajansından bende yararlanacağım. Aslında mecburiyetten. Türkiye için olan bir projemi hayata geçirmek için finans kaynağı aradım ve bulamadım. Belki gittiğim adres yanlıştı çünkü bankaya gittim. Ben projeyi anlatırken karşımdaki şahıs bilgisayarının ekranına bakıp durdu ve arada bir beni dinliyor gibi yaptı. Bu durum 3 defa tekrarlanınca bende vazgeçtim. Bankalar sürekli kar yazar ve sanayiciye kredi vermezlerse reel sektör batmaya mahkumdur. Hayata geçtikten sonra sizlerle projemi paylaşacağım. İşin tuhaf tarafı aslında bu istenmeden, mecburiyetten kaynaklanan yurt dışına taşıma operasyonu büyük bir avantajı beraberinde getirecek. Proje'nin altında "xxx GmbH/Almanya'nın bir projesidir" diye görenler. "Al işte böyle fikirler hep yabancıların aklına gelir. Alman biliyor bu işi" diyecekler ve projeye daha çok inanacaklar, güvenecekler.